Erdoğan ve partisi AKP'nin iktidarı, kasım ayında 20. yılını dolduracak.

Türkiye'yi kesintisiz olarak bu kadar uzun süre yöneten, ne bir parti ne de bir lider oldu.

Oy oranları değişse de bu kadar çok seçimi -popülist, opportünist ve Makyavelist yöntemlerle- kazanması, ülkenin sistemini halk oyuyla değiştirmesi;

kuşkusuz kolay başarılacak işler değildi.

Ancak bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının sebebi, -ne yazık ki- toplumun refahını ya da temel hak ve özgürlükleri genişletmesi değildi.

20 yılın sonunda Türkiye'nin geldiği yer, neredeyse her alandaki kuresel endekslerin en dibi oldu.

İnsan haklarından eğitim kalitesine birçok alanda dibe vurduk.

Göteborg Üniversitesi'nin demokrasi sıralamasına göre 179 ülke arasında 147'nci sıradayız artık.

Rwanda ve Bangladeş bile bizim üstümüzde.

Dünyadaki akademik başarıyı gösteren Şangay Klasmanı'na göre dünyanın en iyi 400 üniversitesi listesinde artık tek bir Türk okulu yok.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun listesine göre ise, dünyada çalışanlar için en kötü 10 ülkeden biriyiz.

On the translated version of the column, edited for German readers,


Alman okurlar için çevrilip düzenlenmiş versiyonu için tıklayın

Yukarıdaki olumsuzlukların hiçbiri, Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarını tehdit etmedi.

Ancak ekonomik çalkantılar, 2023 Haziranı'ndaki seçimlerde Erdoğan'ın Saray'dan vedasına yol açabilir.

Bunu sakın muhalif bir beklenti olarak okumayın.

Açık olan bir şey var: Ekonomik tablo kötüleştikçe, Erdoğan'a destek azalıyor.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı henüz belli olmamasına rağmen, son yapılan ankete göre Erdoğan kaybediyor.

“Erdoğan'a mi, muhalefet adayına mi oy verirsiniz?”

soruuna;

katılımcıların yüzde 55.6'sı 'muhalefet adayı', yüzde 33.3'ü 'Erdoğan' yanıtı veriyor.

Erdoğan bu tabloyu tersine çevirmek için -kelimenin tam anlamıyla-her şeyi yapabilir elbette ama biz mevcut gerçeklerle devam edelim.

2018'de yüzde 52,59'la seçilen Erdoğan'ın oylarındaki aşınma, son bir yıl içinde dramatik bir erimeye dönüştü.

Tüm dünya faiz artırarak enflasyonla mücadele ederken, Erdoğan “Faiz sebep, enflasyon neticedir” diyerek faizleri indirmeye başladı.

Erdoğan'ın iktisat bilimiyle kavgası, elbette enflasyonu azdırdı.

Global endekslerde bu kez enflasyon rekoru kırdık.

Devletin açıkladığı yüzde 80,21'lik enflasyon ile Arjantin'i bile sollayarak dünya birincisi olduk.

Emin olun gerçek enflasyon açıklansa, sadece yerkürenin değil tüm galaksinin rekorunu kırardık.

Erdoğan'ın son bir yılda her 3 seçmeninden 1'ini kaybetmesine yol açan şey, panikle hareket edip piyasaları karıştırması oldu.

Panikledikçe konuştu, konuştukça finansal tablolar daha da kötüye gitti.

Büyüme saplantısıyla, 17 Kasım 2021'de “Faiz sebep, enflasyon neticedir” açıklaması yaptığında enflasyon yüzde 21'tu.

“Hızla düşecek” açıklamasından bir ay sonra enflasyon yüzde 36'yı geçti.

“Enflasyon düşüşe girdi, bu kesin” demesinden hemen sonra, Saray'ın yönettiği istatistic kurumu yüzde 48'i açıkladı.

“Mayıstan sonra gerileyecek” dediği resmi enflasyon şimdi dünya birincisi: Yüzde 80,21.

Gelişmekte olan ülkeler arasında parası en çok eriyen ülkeyiz.

Türk Lirası, -sadece yılın ilk 8 ayında- yabancı para birimleri karşısında yüzde 25'ten fazla eridi.

Her şey çok ama çok pahalı artık.

7 yıl önce sıfır kilometer Volkswagen Golf aldığımız paraya,